Güncel

Metin Akpınar | Hakkında ?


METİN AKPINAR

Normal şartlar'da kendisi'nin bir sinema ve tiyatro (Sanatçı) sı olması gerekiyor'ken,o daha farklı olmak ve memleket'in hayrı'na faydası'na her ne varsa yok saymayı seçti,oysa biz onu,gençlik,hatta çocukluk yıllarımız'ın metin ağabeyi olarak tanımış ve sevip saymış'tık,keşke'de öyle kalsaymış...

Peki kim'dir Metin Akpınar ?

Ad soyad : Metin Akpınar
Dğum yeri ve yıl : 2 Kasım 1941 İstanbul / Aksaray
Anne adı : Nadide Akpınar
Baba adı : Mustafa Akpınar
Eğitim : Pertevniyal Lisesi /İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Edebiyat Fakültesi.



İlk profesyonel oyunununa, 1964 yılında Ulvi Uraz tiyatrosunda "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım" ile imza atan Akpınar, 1967 yılında ülkemizin ilk kabare tiyatrosu olan Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer aldı. Kabarenin kurulduğu günden, kapanana kadar tiyatronun idari müdürlüğünü yaptı.

HAKKI'NIN KONAĞI ""Metin Akpınar'ı kendi ağzından dinleyin !!""

Evet, 1941 yılında İstanbul'da Aksaray'da doğar, Metin Akpınar. Babası Mustafa Bey, annesi ise Nadide Hanım'dır. Aksaray'ın sembollerinden biri olan Pertevniyal'de eğitim görür. Pek kimseyle paylaşmadığı çocukluğuna gelince...

'Çocukluğumun Aksaray'ını düşünmek beni çok heyecanlandırır. Aslında bu bir yaşam hikayesidir. Aksaray'da 'Çingene Hakkı'nın Konağı' adıyla bilinen, İbrahim Efendi Kimyaevi çalışanlarının, değişik bölümlerinde oturduğu bir konakta doğdum, orada büyüdüm.

Bu konak Aksaray'ın merkezi gibiydi o yıllarda. Mesela, semtimizde yangın çıksa, itfaiye önce bizim oturduğumuz konağa gelirdi. Çünkü, bizim konak yanarsa Aksaray'ı kurtarmak imkansız hale gelirdi de ondan.

Ramazan ve bayram gibi özel günler, Aksaray halkının yaşamlarının renk değiştirdiği, ebruli olduğu dönemlerdi. Ve büyük tatlar alınırdı. Jenerasyon, şimdiki gibi birbirinden uçurumlarla henüz ayrılmamıştı o vakitler. Yani çocuk, annesiyle babasının dilinden anlardı. Sürtüşme çatışma tabii ki vardı. Ama biz televizyon çocuğu değildik. Tabii bir klan, bir komün yaşamı olduğundan çirkinlikler de olurdu. Çocuklar evcilik oynarken pipilerini, popolarını gösterirlerdi. Cinsel yakınlaşma böyle öğrenilirdi. Bu küçükler arasında olduğu gibi büyükler arasında da olurdu..

Benim anne tarafımın kabadayısı çoktur. Kaşıkçı Ahmet dayım, Mevlanakapılı bir kabadayıydı. Bir konsolu vardı, üst gözü hafif aralık dururdu hep. Muştası, küçük sustalısı, saldırması, her şeyi oradaydı. Üzerinde taşımazdı bunları. Gerektiği zaman, sözleşirler, randevulaşırlardı, çiyanlık yapılacaksa, gelir hangi silahta karar kılınmışsa onu alır giderdi.

Şimdiki gibi bir araba dolusu adamın, tek kişiye çullanıp, haşat etmeleri yoktu. Silah çekip arkadan adam vurmak ayıplanırdı.

Anacığım hep o endişeler içinde büyüdüğü için, beni önceleri hanımevladı olarak büyütmeye çalıştı. Ama ya özümde vardı, ya da o baskıdan ötürü isyan etmiş de olabilirim. İlkokulu bitirince kaldırıma attım kendimi. Dayak yiye yiye atmasını öğrendim.

SİKLOTİMİK KİŞİLİKLİ

Okullu olduktan sonra siyasi akımlarla da içli dışlı olur Metin Akpınar. Ama bu, o döneme uygundur.

'Ezilen sınıf temsilcileri olarak, aklımız erer ermez sol bizim için daha cazipti. Kocamustafapaşa'da bir kahvemiz vardı, oradaki abilerimiz anlatırdı bize Marksizm'i Leninizm'i, diyalektik felsefeyi.

Sonra Cağaloğlu Milli Türk Talebe Birliği'nin spor kolları vardı, amatör tiyatro çalışmaları vardı, folkloru vardı. Sağlıklı etkinlikleri vardı. Ama yönetimi sık sık değişirdi. Kimi zaman sol, kimi zaman sağ olurdu. Hatta bazen koalisyonlar çıkardı ortaya.

Benim yapısal bir özelliğim vardır. Siklotimik kişilikli bir adamım. Yani, Türkçesi, yüklenmiş kişilikli birisi demektir. Hayatımı anlatırken de bu kendiliğinden çıkar ortaya. Hanımevladı, kavgacı dövüşçü, düşünen adam, sanatçı, alkolik. Bundan sonra ne olacağım, bilemiyorum.'

Aşkla ve alkol.

Aşklarım meşhurdu o dönemde. Yalnız bunları anlatsam, birkaç gazete dolduracak kadar yazı çıkar. En küçükken ablalara aşık olunur genelde, Fahriye Abla muhabbeti. Bizim zamanımızda çıkmak lafı yoktu. Şimdiki gibi önce merhaba deyip, sonra bir akşam yemeği ve sonrasında fuhuş yoktu. Her şey daha duygusal yaşanırdı. Uzaktan bakışmalar, kibrit kutusu içine konulan pusulalar olurdu. Evinin çevresinde dolanıp pencereden bakışını yakalamanın zevki o dönem için tek kelimeyle müthişti. Ben de aşklarımı böyle yaşadım.

Alkole gelince, 35 senedir içiyorum. Marmara şarabıyla başladım, zaman zaman perhizler yapardım ama artık yapmıyorum. Bir ara üç böbrekli olduğum, bu nedenle alkolün beni asla etkilemediği söylendi. Bu kahraman Türk basınının çıkardığı bir olaydı. Üç değil, iki böbreğim vardır. Birinin üzerinde doğuştan anormallik var. Aslında birbuçuk böbrekliyim diyebilirim.

Kaynak : Hürriyet Gazetesi 22.11.1999 Arşiv


Metin Akpınar'ın ilk eşi | Göksel Özdoğdu

Metin Akpınar " Göksel Özdoğdu "ile (7 Şubat 1961) yılında evlendi,zaten başka'da evliliği yoktur,bu evlilik fazla uzun sürmedi,büyük ihtimalle sebep,metin Akpınar'ın çocuk sahibi olmak istemeyişi'dir ! Metin Akpınar,ne kadar'da Allah vermiyor değil ! ben istemiyorum dese'de belli'ki problem " Akpınar'da " Göksel hanım'ın ortalıkta pek resimleri dolaşmaz,interneti arayacak olsanız dahi pek bulamazsınız,biz sadece eski bir gazete arşivinde bu resme ulaşabildik...


Gazete başlığı bir yastıkta 38 yıl yazıyor lakin,evlilikleri bu kadar uzun sürmedi..

METİN AKPINAR VATAN SEVERMİ'DİR ?

Metin Akpınar'ın " Vatan Sever " liği'ni anlamak için tarih olarak biraz geri gitmek lazım !! tarihler " 12 Eylül 1980 " darbesi'ni gösterdiğinde hemen darbe sonrası Metin Akpınar'ın verdiği demeç şöyle'dir "" Çok müsbet bir olaydı. Uzun süredir de bekleniyordu. Türk ordusunun disiplini Atatürkçü tavrı ve demokrasiye içten inancı 12 Eylül’ün en büyük güvencesi bize ki bütün dünyada tutucu olan ordu bizde devrimci. "" Bu açılma'nın bir izah'a ihtiyacı yoktur diye düşünüyor'uz,kendileri gayet darbe taraftarı,millet'in,vatan'ın ne olduğu,ne olacağı ile hiç alakası olmayan biri'dir,kendileri'ni üstün gören " Beyaz Türk " diye adlandıran tayfadan'dır bu meşhur Metin Akpınar..










Hiç yorum yok